Dokunulmazlık: Zırh mı, Sorumluluk mu?
Dokunulmazlık: Zırh mı, Sorumluluk mu?
Ünsal Tonyaloğlu'un Kaleminden..
Milletvekili dokunulmazlığı, Türkiye’de uzun yıllardır gündemde olan ama bir türlü net bir çözüme kavuşamayan bir konu.
Son dönemde yeniden alevlenen bu tartışmalar, toplumda farklı bakış açılarını da beraberinde getirdi.
Kimileri, dokunulmazlıkların kaldırılmasının siyasi baskı doğurabileceğini savunurken; kimileri de, herkesin hukuk önünde eşit olması gerektiğini dile getiriyor.
Bu farklı görüşler, toplumun içinde doğal bir fikir ayrılığı yaratıyor...
Bir milletvekili, halkı temsil eden kişidir ve bu temsil görevi büyük bir sorumluluğu beraberinde getirir.
Dokunulmazlık ise esasen bu görevin sağlıklı yürütülebilmesi için, fikir ve söz özgürlüğünü korumak amacıyla verilmiştir. Ancak zamanla bu hak, kimi zaman yanlış yorumlanarak bir koruma zırhına dönüşmüş, bazı durumlarda da toplumda rahatsızlık yaratacak şekilde istismar edilmiştir.
Bugün vatandaşlarımız, adaletin sağduyulu ve titizlikle işlediğini görmek istemektedir.
Mahkemelerin kararları büyük oranda bu güveni desteklese de, zaman zaman yaşanan istisnai durumlar, bazı kesimlerde soru işaretlerine yol açabiliyor.
Aslında bu bir güvensizlikten çok, daha adil ve şeffaf bir sistem arayışıdır. Toplum, herkes için aynı kuralların geçerli olmasını, temsilcilerinin de gerektiğinde hesap verebilmesini bekliyor.
Elbette bu konuda farklı görüşler olabilir. Kimi insanlar, dokunulmazlığın kalkmasının siyasi hesaplaşmalara zemin hazırlayabileceğinden endişe ediyor.
Diğerleri ise, halkın temsilcilerinin sıradan vatandaşlar gibi hukuki sürece tabi olmalarının daha güçlü bir demokrasi için gerekli olduğuna inanıyor. Her iki görüşün temelinde de adaletin ve toplumsal huzurun korunması arzusu yatıyor.
O yüzden mesele sadece dokunulmazlığın varlığı ya da yokluğu değil; esas olan, bu yetkinin hangi sınırlar içinde, ne amaçla kullanılacağıdır.
Halk, artık dokunulmazlık zırhının değil; şeffaf ve hesap verebilir bir siyaset anlayışının öne çıkmasını bekliyor.
Milletin vekili olmak, yalnızca bir hak değil, aynı zamanda millete karşı büyük bir sorumluluktur. Bu sorumluluğun gereği, gerektiğinde yargı önünde hesap verebilme erdemini de taşımaktır.
Dokunulmazlık, suçtan koruyan değil; görevin sağlıklı yürütülmesini sağlayan bir teminattır.
Bugün atılacak doğru adımlar, hem siyaset kurumuna olan güveni artıracak hem de halkın vicdanındaki adalet terazisini dengeleyecektir. Bu yüzden tartışmayı daha fazla keskinleştirmek değil; ortak akılla ve sağduyuyla çözüm üretmek gerekir.
Çünkü güvenin ve adaletin olduğu yerde, huzurlu bir toplum, güçlü bir demokrasi her zaman mümkündür.
Bana soracak olursanız; Ben şahsen kürsü dokunulmazlığı haricinde milletvekili dokunulmazlıklarının acilen kaldırılmasını istiyorum.
Bu sayede siyasete zerafet geleceği gibi kimsenin kimseden üstün olmadığı bir anlayış toplumda büyük bir rahatlamayı ve adalet duygusunu pekiştireceğini düşünüyorum.