İspat edemem ama yemin edebilirim
İspat edemem ama yemin edebilirim
Geçtiğimiz günlerde ülkemizin tanınmış bazı isimleri, uyuşturucu madde kullanma iddiasıyla gözaltına alındı...
Sonuçlar açıklandığında, sekiz kişinin testinin pozitif çıktığı duyuruldu...
Şaşırdık mı?
Elbette hayır...
Belki “ispat et” deseler elimizde belge olmazdı ama bu sanatçı müsveddelerinin bu bataklığa bulaşmış olduklarını hepimiz az çok tahmin ediyorduk...
Aslında mesele sadece birkaç ünlüyle sınırlı değil...
Uyuşturucu kullanımı, bugün birçok ülkede beka meselesi haline gelmiş durumda...
Türkiye’de de tablo farklı değil...
Alt tabakadan üst tabakaya, eğitimlisinden cahiline kadar bu illet toplumun her kesimine sirayet etmiş durumda...
Ne yazık ki, Samsun da bu konuda adını sıkça duyuran şehirlerden biri...
Her gün yaptığımız haberlerde, bir köşede yakalanan torbacı, diğer tarafta gözaltına alınan gençler…
Biz haber yapmaktan yorulduk, ama bu illeti satanlar, kullananlar, gençleri zehirleyenler yorulmadı, yorulmayacak da...
Çünkü işin içinde hem para var, hem zevk…
Bu ikisi bir araya gelince, ne vicdan kalıyor ne ahlak...
Cezaevleri uyuşturucu nedeniyle tutuklu ve hüküm giymiş insanlarla dolu...
Ama ne kadar yakalarsan yakala, sonu gelmiyor...
Birini alıyorsun, yerine on tanesi çıkıyor...
Bu, sadece adli bir mesele değil; ahlaki ve toplumsal bir çürüme meselesi...
Ve en acı olanı şu:
Sokaktaki gençler değil sadece. İş, siyaset ve bürokrasi dünyasında da bu illete bulaşmış, “temiz yüzlü” görünen ama içten çürümüş isimler var...
Belki ispat edemem ama yemin ederim ki varlar...
Zaten bu ülkede her şeyin belgesi olur da, vicdanın belgesi olmaz...
Bir millet, gençliğini uyuşturucuya, sanatını yozluğa, insanını duyarsızlığa teslim ederse;
o milletin kaybedeceği şey artık sadece bir nesil değil, geleceğidir...