Sahil Boyu Sessizlik

Gündem (SHA) - Samsun Haber Ajansı | 15.06.2025 - 11:17, Güncelleme: 15.06.2025 - 11:17
 

Sahil Boyu Sessizlik

Atakum sahilinde yürüyüşe çıktım. Gözüm kumsalda, kulağım dalgada…
Ama en çok dikkatimi çeken ne denizdi, ne gökyüzü. İnsanlar vardı. Gruplar halinde değil, çiftler halinde değil… Tek tek yürüyen insanlar. Omuzları düşük, adımları yavaş, gözleri boşlukta. Kimi müzikle avutuyor kendini, kimi telefon ekranında kaybolmuş. Ama hepsinin ortak noktası şu:  Cepler boş belli ki Sahil boyunca bir uçtan bir uca yürüyen bu insanlar, sahildeki restoranlara, kafelere, barlara göz ucuyla bakıyorlar. İçeridekiler gülüyor, eğleniyor, masalarda çeşit çeşit tabaklar, bardaklar… Dışarıdakiler ise sadece izliyor. Ne bir sandalye çekip oturabiliyorlar, ne bir çay söyleyebiliyorlar.  Onlara düşen sadece izlemek… Uzaktan. Artık sahil, herkesin nefes alabildiği bir alan değil. Sahil, birilerine göre keyif, diğerlerine göre “bakmakla yetinmek” demek.  Bu şehirde deniz bile ikiye bölünmüş: Oturabilenler ve yürüyüp geçenler diye. Eskiden sahil gezmesi demek, ailecek çıkmak, çocuklara pamuk şeker almak, çekirdek çitleyip sohbet etmekti.  Şimdi ise sahilde yürümek, bir nebze olsun evin havasından kurtulmak… Cebinde çay parasının bile olmamasıyla yüzleşmek demek. Peki, bu manzarayı görüp de utanması gerekenler yok mu? Sosyal belediyecilik sadece kaldırım taşını düzeltmek, park açmak değildir. Sosyal belediyecilik, halkın temel yaşam hakkına sahip çıkmaktır. Sosyal belediyecilik, vatandaş sahile geldiğinde sadece denizi değil; insan yerine konulduğunu da hissedebilmektir. Belediyeler halkın ruhunu, onurunu, cebindeki son kuruşu görmüyorsa; o kenti yönetmiyor, sadece seyrediyor demektir. Ve bu tablo yalnızca ekonomik bir çöküşün değil, bir sosyal çöküşün de işaretidir. İnsanlar bir araya gelemiyor, paylaşamıyor, mutlu olamıyorsa; o şehirde kaldırımlar genişlese ne yazar, ışıklar yansa ne olur? Atakum sahilinde yürüyenlerin sessizliği, aslında yükselen bir çığlık. Bu sahilin yalnızca izleyenlerin değil, oturabilenlerin, gülebilenlerin, paylaşabilenlerin sahili olması için; artık yönetenlerin değil, hissedenlerin sözünü dinleme zamanı.
Atakum sahilinde yürüyüşe çıktım. Gözüm kumsalda, kulağım dalgada…

Ama en çok dikkatimi çeken ne denizdi, ne gökyüzü.

İnsanlar vardı. Gruplar halinde değil, çiftler halinde değil… Tek tek yürüyen insanlar. Omuzları düşük, adımları yavaş, gözleri boşlukta. Kimi müzikle avutuyor kendini, kimi telefon ekranında kaybolmuş. Ama hepsinin ortak noktası şu: 
Cepler boş belli ki

Sahil boyunca bir uçtan bir uca yürüyen bu insanlar, sahildeki restoranlara, kafelere, barlara göz ucuyla bakıyorlar. İçeridekiler gülüyor, eğleniyor, masalarda çeşit çeşit tabaklar, bardaklar… Dışarıdakiler ise sadece izliyor. Ne bir sandalye çekip oturabiliyorlar, ne bir çay söyleyebiliyorlar. 

Onlara düşen sadece izlemek… Uzaktan.

Artık sahil, herkesin nefes alabildiği bir alan değil. Sahil, birilerine göre keyif, diğerlerine göre “bakmakla yetinmek” demek. 

Bu şehirde deniz bile ikiye bölünmüş: Oturabilenler ve yürüyüp geçenler diye.

Eskiden sahil gezmesi demek, ailecek çıkmak, çocuklara pamuk şeker almak, çekirdek çitleyip sohbet etmekti. 

Şimdi ise sahilde yürümek, bir nebze olsun evin havasından kurtulmak… Cebinde çay parasının bile olmamasıyla yüzleşmek demek.

Peki, bu manzarayı görüp de utanması gerekenler yok mu?

Sosyal belediyecilik sadece kaldırım taşını düzeltmek, park açmak değildir. Sosyal belediyecilik, halkın temel yaşam hakkına sahip çıkmaktır. Sosyal belediyecilik, vatandaş sahile geldiğinde sadece denizi değil; insan yerine konulduğunu da hissedebilmektir.

Belediyeler halkın ruhunu, onurunu, cebindeki son kuruşu görmüyorsa; o kenti yönetmiyor, sadece seyrediyor demektir.

Ve bu tablo yalnızca ekonomik bir çöküşün değil, bir sosyal çöküşün de işaretidir. İnsanlar bir araya gelemiyor, paylaşamıyor, mutlu olamıyorsa; o şehirde kaldırımlar genişlese ne yazar, ışıklar yansa ne olur?

Atakum sahilinde yürüyenlerin sessizliği, aslında yükselen bir çığlık.

Bu sahilin yalnızca izleyenlerin değil, oturabilenlerin, gülebilenlerin, paylaşabilenlerin sahili olması için; artık yönetenlerin değil, hissedenlerin sözünü dinleme zamanı.

Habere ifade bırak !
Haberle İlişkili Makale
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.