Çağatay Durmuş
Köşe Yazarı
Çağatay Durmuş
 

Markette Fiyatlar Yine Uçtu: Vatandaşın Cebi Yanıyor

Sabah pazara giden vatandaş, akşam eve dönerken kendini adeta uzaydan dönmüş gibi hissediyor. Çünkü sabah gördüğü fiyatla akşamki fiyat arasında artık bir mevsim değil, bir enflasyon farkı var. Marketler artık loto gibi: Aynı ürün bir markette cüzi fiyat, diğerinde adeta altın değerinde! Soğan bir markette gözyaşı sebebi, diğerinde “hayatımın yatırımı”. Domates desen, bir rafta “yerli kahraman”, öbür rafta “ithal elit”! Market reyonları resmen ekonomik reality show: Fiyatlar yarışıyor, vatandaş eleniyor! Bir kilo üzüm alıyorsun, kasadan fiş geliyor — rakamlara bakınca sanıyorsun ki hayat sigortası yaptırmışsın. Süt, peynir, yağ... Artık üçlü değil, lüks kombinasyon. Eskiden “kahvaltı sofrası” denirdi, şimdi “yatırımsız portföy” demek daha doğru. Market gezmek artık vatandaşın yeni kardiyo sporu. Rafları tek tek dolaşıyorsun, nabız 160, tansiyon 18’e fırlıyor. Kasaya geldiğinde ise kalp dayanırsa “ödeme onaylandı” sesiyle rahatlıyorsun. Zaten artık kimse poşete değil, fişin altına bakıyor: “Bu kadarını ben mi aldım, yoksa bir araba mı arada girdi?” Yetkililer çıkıp “fiyatlar kontrol altında” diyor ya, herhalde “Mars marketi”nden bahsediyorlar. Bizim markette o kontrol, sadece alarm sisteminde calıyor. Bir şampuan, bir makarna, bir de deterjan alsan kasadaki cihaz “temassız ödeme limitini aştınız” diye uyarıyor. Ama moralimizi bozmayalım… Zamlar artık o kadar sık ki, insanın adaptasyon yeteneği gelişti. Psikologlar “alışkanlıklarınızı değiştirin” diyordu ya, buyurun size fırsat! Et mi pahalı? Mercimekle tanışın. Süt mü zamlı? Bitkisel içeceklerle bir maceraya atılın! Ekonomi bizi sadece yoksullaştırmıyor, yaratıcı da yapıyor. Bir arkadaşım diyor ki, “Markete artık alışverişe değil, moral testi yapmaya gidiyorum. Kasadan çıktıktan sonra hâlâ gülüyorsam, hayat güzel.” Haklı… Çünkü bu dönem, alışveriş değil, psikolojik dayanıklılık sınavı. Sonuçta vatandaşın cebi yanıyor ama hâlâ dayanıyor. Çünkü bu milletin sabrı da, umudu da hâlâ taze. Ama raflardaki fiyat etiketleri kadar tazesi değil elbette. O etiketler, sabah tazeleniyor, akşam yeniden zamlanıyor. Velhasıl, marketler artık birer ekonomi müzesi: Her rafta “dünün fiyatı” sergileniyor, bugünün rakamı ise sadece cesurlar için geçerli.
Ekleme Tarihi: 22 Ekim 2025 -Çarşamba

Markette Fiyatlar Yine Uçtu: Vatandaşın Cebi Yanıyor

Sabah pazara giden vatandaş, akşam eve dönerken kendini adeta uzaydan dönmüş gibi hissediyor.
Çünkü sabah gördüğü fiyatla akşamki fiyat arasında artık bir mevsim değil, bir enflasyon farkı var.
Marketler artık loto gibi: Aynı ürün bir markette cüzi fiyat, diğerinde adeta altın değerinde!
Soğan bir markette gözyaşı sebebi, diğerinde “hayatımın yatırımı”.
Domates desen, bir rafta “yerli kahraman”, öbür rafta “ithal elit”!
Market reyonları resmen ekonomik reality show: Fiyatlar yarışıyor, vatandaş eleniyor!

Bir kilo üzüm alıyorsun, kasadan fiş geliyor —
rakamlara bakınca sanıyorsun ki hayat sigortası yaptırmışsın.
Süt, peynir, yağ... Artık üçlü değil, lüks kombinasyon.
Eskiden “kahvaltı sofrası” denirdi, şimdi “yatırımsız portföy” demek daha doğru.

Market gezmek artık vatandaşın yeni kardiyo sporu.
Rafları tek tek dolaşıyorsun, nabız 160, tansiyon 18’e fırlıyor.
Kasaya geldiğinde ise kalp dayanırsa “ödeme onaylandı” sesiyle rahatlıyorsun.
Zaten artık kimse poşete değil, fişin altına bakıyor:
“Bu kadarını ben mi aldım, yoksa bir araba mı arada girdi?”

Yetkililer çıkıp “fiyatlar kontrol altında” diyor ya,
herhalde “Mars marketi”nden bahsediyorlar.
Bizim markette o kontrol, sadece alarm sisteminde calıyor.
Bir şampuan, bir makarna, bir de deterjan alsan
kasadaki cihaz “temassız ödeme limitini aştınız” diye uyarıyor.

Ama moralimizi bozmayalım…
Zamlar artık o kadar sık ki, insanın adaptasyon yeteneği gelişti.
Psikologlar “alışkanlıklarınızı değiştirin” diyordu ya, buyurun size fırsat!
Et mi pahalı? Mercimekle tanışın.
Süt mü zamlı? Bitkisel içeceklerle bir maceraya atılın!
Ekonomi bizi sadece yoksullaştırmıyor, yaratıcı da yapıyor.

Bir arkadaşım diyor ki,
“Markete artık alışverişe değil, moral testi yapmaya gidiyorum.
Kasadan çıktıktan sonra hâlâ gülüyorsam, hayat güzel.”
Haklı… Çünkü bu dönem, alışveriş değil, psikolojik dayanıklılık sınavı.

Sonuçta vatandaşın cebi yanıyor ama hâlâ dayanıyor.
Çünkü bu milletin sabrı da, umudu da hâlâ taze.
Ama raflardaki fiyat etiketleri kadar tazesi değil elbette.
O etiketler, sabah tazeleniyor, akşam yeniden zamlanıyor.

Velhasıl, marketler artık birer ekonomi müzesi:
Her rafta “dünün fiyatı” sergileniyor,
bugünün rakamı ise sadece cesurlar için geçerli.

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.