Gazze’de her gün bir çocuk daha toprağa düşerken, bir annenin yüreği daha yanarken, dünyada hâlâ sessiz kalan vicdanlar insanlıktan nasibini sorgulatıyor. İşte tam da bu sessizliğin ortasında, bir ses var ki hem tarihten hem gönülden yankılanıyor: Devlet Bahçeli’nin sesi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, her zamanki vakur üslubuyla bir kez daha meseleyi duygusal değil, tarihî ve ahlaki bir derinlikle ele aldı. O, Gazze’nin acısını bir propaganda malzemesi değil, insanlığın ortak vicdan yarası olarak gördü. “Gazze’yi emlak görenlere, nevzuhur Dubai projesi hazırlayanlara, ‘Gazze masum ve hakkı yenmiş Filistin halkının vatanıdır’ diyorum.” derken aslında sadece Filistin’e değil, adaletin kalbine seslendi.
Bahçeli’nin bu sözleri; siyaset üstü, menfaat dışı ve yürekten gelen bir haykırıştır. Çünkü o bilir ki; bir milletin onuru, başkasının hakkına göz dikmeden, zulme sessiz kalmadan yaşamasındadır. Filistin meselesine bakışında duru bir vicdan, derin bir tarih bilinci ve samimi bir kardeşlik duygusu vardır. O, meseleyi sadece “bir ateşkes” olarak değil, bir insanlık imtihanı olarak değerlendirir.
“Üç-beş esir takası yaşandı diye davul zurna çalmanın bir alemi yoktur” derken, yüzeysel sevinçlere kapılan dünyaya da bir ders verir. Çünkü o bilir ki, barış sadece silahların susması değil, adaletin konuşmasıyla mümkündür. Kalıcı barışın yolu, 1967 sınırları temelinde bağımsız bir Filistin Cumhuriyeti’nin kurulmasından geçer. Bahçeli bunu dile getirirken sadece bir siyasi çözümü değil, vicdani bir zarureti anlatır.
Bahçeli’nin konuşmasında dikkat çeken bir başka yön ise Türkiye’nin adil ve akılcı arabulucu rolüne olan vurgusudur. Onun bu sözleri, Türkiye’nin sadece coğrafi değil, ahlaki bir güç merkezi olduğunun altını çizer. Bahçeli’ye göre Türkiye, diplomasinin “kemer taşı”dır; yani bu coğrafyanın dirliği ve birliği onun varlığıyla ayakta durur.
Bugün Ortadoğu’nun fırtınalı atmosferinde umutla, inançla ve kararlılıkla konuşan liderlere ihtiyaç var. Bahçeli bu yönüyle, sadece siyasi bir figür değil, Türk milletinin vicdanı olmuştur. O’nun sözleri, kalabalıkların alkışını değil, sessiz mazlumların duasını hedefler.
Belki bugün Gazze’de ateşkes ilan edildi; ama Bahçeli’nin dediği gibi, kalıcı barış ancak adalet yerini bulduğunda mümkün olacaktır. O güne kadar da Bahçeli gibi inançla, kararlılıkla, vakarla konuşan seslere ihtiyaç duyulacaktır.
Çünkü bazı insanlar konuşur, dünya değişir.
Bahçeli konuşur, vicdan uyanır.