AK Parti Teşkilatları Ayaklarını Denk Alsın!

Gündem (SHA) - Samsun Haber Ajansı | 21.10.2025 - 10:51, Güncelleme: 21.10.2025 - 10:57
 

AK Parti Teşkilatları Ayaklarını Denk Alsın!

Son 25 yıla damga vuran bir gerçek var: Türkiye’yi yöneten siyasi anlayış büyük ölçüde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın omuzlarında yükseldi...
AK Parti, kurulduğu günden bu yana Erdoğan’ın liderliğiyle yol aldı, seçim üstüne seçim kazandı, muhalefete hiç düşmedi... Zaman değişiyor ve herkesin artık şu soruyu yüksek sesle sorması gerekiyor: “Erdoğan’dan sonra ne olacak?” Bu soru, sadece siyasi kulislerde değil, parti teşkilatlarının en alt kademesinden en üst yöneticilerine kadar herkesin kendine sorması gereken hayati bir sorudur... Türkiye’nin seçim haritasına baktığımızda, artık sadece lidere güvenerek değil, sahada gerçek bir sorumluluk alarak hareket etmek farz hale gelmiş durumda. Elbette AK Parti bugüne kadar çok güçlü bir siyasi performans sergiledi. Ancak özellikle son yerel seçimlerde yaşanan kayıplar, partide ciddi bir uyarı zili çaldı... Her ne kadar muhalefetin, özellikle CHP’li belediyelerin yönetim zaafları partide bir toparlanma süreci başlatmış gibi görünse de, unutulmamalı: Başkasının hatası üzerine kurulan başarı kalıcı değildir. Teşkilatlar bu gerçeği artık görmek zorunda. Parti içi yapılar, yerel yönetimler ve belediye başkanları; sadece Erdoğan’ın arkasına yaslanarak değil, halkta karşılık bulan hizmetlerle öne çıkmalı... Erdoğan’a destek olmak, onun gölgesine sığınmak değil; yükünü paylaşmakla mümkün olur... Fakat bugün teşkilatlara hâkim olan genel hava ne yazık ki bu anlayıştan çok uzak. "Nasıl olsa Erdoğan var" rehaveti, partiyi içten içe çürüten bir alışkanlığa dönüşmüş durumda... Bu kafa yapısı, hem teşkilatları zayıflatıyor hem de yöneticileri içi boş bir konfor alanına itiyor... Bu durum sadece bugünü değil, partinin geleceğini de tehdit ediyor... Seçimlere ne kaldı? Kimine göre iki yıl, kimine göre üç…  Ama eski heyecan yok, saha çalışmaları dağınık, teşkilatlar yorgun ve kırgın. Daha da vahimi: Liyakat geri plana itilmiş, adam kayırma yarışı almış başını gitmiş... Bugün AK Parti içinde “Senin adamın, benim adamım” dönemi açıkça başlamış durumda. Oysa bu parti, bir zamanlar tam da bu anlayışla mücadele ederek doğmuştu... Şimdi ise aynı hatalara düşülüyor. Uyaralım: Teşkilatlar kendine çeki düzen vermek zorunda. Makamlar, koltuklar, ilişkiler üzerinden değil; hizmet, liyakat ve halkta karşılık bulma üzerinden değerlendirilmeli.  Aksi halde, Erdoğan sonrası bir AK Parti’den bahsetmek mümkün olmayacak... Hal böyle iken tepeden tırnağa herkesin aklını başına alıp "BEN NEREDE YANLIŞ YAPTIM" zamanı geldi, geçiyor bile...
Son 25 yıla damga vuran bir gerçek var: Türkiye’yi yöneten siyasi anlayış büyük ölçüde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın omuzlarında yükseldi...

AK Parti, kurulduğu günden bu yana Erdoğan’ın liderliğiyle yol aldı, seçim üstüne seçim kazandı, muhalefete hiç düşmedi...

Zaman değişiyor ve herkesin artık şu soruyu yüksek sesle sorması gerekiyor: “Erdoğan’dan sonra ne olacak?”

Bu soru, sadece siyasi kulislerde değil, parti teşkilatlarının en alt kademesinden en üst yöneticilerine kadar herkesin kendine sorması gereken hayati bir sorudur...

Türkiye’nin seçim haritasına baktığımızda, artık sadece lidere güvenerek değil, sahada gerçek bir sorumluluk alarak hareket etmek farz hale gelmiş durumda.

Elbette AK Parti bugüne kadar çok güçlü bir siyasi performans sergiledi. Ancak özellikle son yerel seçimlerde yaşanan kayıplar, partide ciddi bir uyarı zili çaldı...

Her ne kadar muhalefetin, özellikle CHP’li belediyelerin yönetim zaafları partide bir toparlanma süreci başlatmış gibi görünse de, unutulmamalı: Başkasının hatası üzerine kurulan başarı kalıcı değildir.

Teşkilatlar bu gerçeği artık görmek zorunda. Parti içi yapılar, yerel yönetimler ve belediye başkanları; sadece Erdoğan’ın arkasına yaslanarak değil, halkta karşılık bulan hizmetlerle öne çıkmalı...

Erdoğan’a destek olmak, onun gölgesine sığınmak değil; yükünü paylaşmakla mümkün olur...

Fakat bugün teşkilatlara hâkim olan genel hava ne yazık ki bu anlayıştan çok uzak. "Nasıl olsa Erdoğan var" rehaveti, partiyi içten içe çürüten bir alışkanlığa dönüşmüş durumda...

Bu kafa yapısı, hem teşkilatları zayıflatıyor hem de yöneticileri içi boş bir konfor alanına itiyor...

Bu durum sadece bugünü değil, partinin geleceğini de tehdit ediyor...

Seçimlere ne kaldı? Kimine göre iki yıl, kimine göre üç… 

Ama eski heyecan yok, saha çalışmaları dağınık, teşkilatlar yorgun ve kırgın. Daha da vahimi: Liyakat geri plana itilmiş, adam kayırma yarışı almış başını gitmiş...

Bugün AK Parti içinde “Senin adamın, benim adamım” dönemi açıkça başlamış durumda. Oysa bu parti, bir zamanlar tam da bu anlayışla mücadele ederek doğmuştu...

Şimdi ise aynı hatalara düşülüyor.

Uyaralım: Teşkilatlar kendine çeki düzen vermek zorunda. Makamlar, koltuklar, ilişkiler üzerinden değil; hizmet, liyakat ve halkta karşılık bulma üzerinden değerlendirilmeli. 

Aksi halde, Erdoğan sonrası bir AK Parti’den bahsetmek mümkün olmayacak...

Hal böyle iken tepeden tırnağa herkesin aklını başına alıp "BEN NEREDE YANLIŞ YAPTIM" zamanı geldi, geçiyor bile...

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.