Küresel ısınma, Dünya atmosferinde biriken sera gazlarının (özellikle karbondioksit, metan ve azot oksitler) ısıyı tutarak gezegenin ortalama sıcaklığını artırmasıdır. Sanayi Devrimi’nden bu yana hızla artan fosil yakıt kullanımı, doğaya salınan karbon miktarını katladı. Sonuç: Değişen iklimler, artan sıcaklıklar, eriyen buzullar ve dengesizleşen doğa…
Dünya artık bildiğimiz gibi değil. Yağış rejimleri değişiyor, bazı bölgeler kuraklığa teslim olurken, diğerleri sel felaketleriyle boğuşuyor. Tarım alanlarında verim düşüyor, su kaynakları giderek tükeniyor. Akdeniz kuşağındaki ülkeler uzun vadede çölleşme riskiyle karşı karşıya kalıyor.
Grönland ve Antarktika’daki buz kütleleri rekor hızla eriyor. Bu durum, deniz seviyesini artırarak kıyı şehirlerini tehdit ediyor. New York, Tokyo, İstanbul gibi büyük metropoller önümüzdeki yüzyılda sular altında kalma tehlikesiyle yüzleşebilir.
Aşırı sıcak hava dalgaları ve kuraklıklar, orman yangınlarını artırdı. Doğal yangın döngüsü bozuldu, yangınlar daha yıkıcı hale geldi. Avustralya’dan Kaliforniya’ya kadar pek çok bölge her yıl daha fazla yanıyor. Bu yangınlar hem canlı hayatını yok ediyor hem de atmosfere yeniden karbon salarak kısır bir döngü yaratıyor.
Küresel ısınma aynı zamanda canlı türlerini de tehdit ediyor. Habitatlar yok oluyor, bazı türler göç etmek zorunda kalıyor, bazıları ise tamamen yok oluyor. Mercan resifleri, kutup ayıları, arılar ve daha birçok canlı risk altında. Doğal döngünün bozulması, ekosistemin çökmesine neden olabilir.
İnsan sağlığı da küresel ısınmadan payını alıyor. Artan hava kirliliği ve sıcaklık, solunum yolu hastalıklarını artırıyor. Sıtma gibi tropikal hastalıklar artık daha kuzeyde görülmeye başladı. Sıcak hava dalgaları özellikle yaşlılar ve kronik hastalığı olanlar için ölümcül hale geliyor.
Peki çözüm mümkün mü? Evet, ancak zaman daralıyor. Fosil yakıtlardan yenilenebilir enerjiye geçiş, ormanların korunması, sürdürülebilir tarım uygulamaları ve bireysel bilinçlenme bu savaşta kritik rol oynuyor. Hükümetlerin ve büyük şirketlerin küresel çapta kararlı adımlar atması ise olmazsa olmaz.
Küresel ısınma artık gelecekte olacak bir tehdit değil, bugün yaşanan bir kriz. Attığımız her adım, yarının dünyasını şekillendiriyor. Dünya değişiyor, biz de değişmek zorundayız. Şimdi değilse ne zaman?