Ünsal Tonyaloğlu
Köşe Yazarı
Ünsal Tonyaloğlu
 

Bir Doktor, Bir Muayenehane, Bin Dert Aile Hekimleri ve Sağlık Sisteminin Görünmeyen Savaşçıları

“Beni Türk hekimlerine emanet ediniz.” Atatürk’ün bu sözünde sadece bir görevin değil, aynı zamanda büyük bir sorumluluğun ve güvenin ifadesi saklıdır. Ancak bugün, ülkemizin dört bir yanındaki aile hekimleri, bu emaneti taşımanın ne denli zor olduğunu, bizzat yaşam koşullarıyla gözler önüne seriyor. Aile hekimleri, sağlık sistemimizin en temel taşlarıdır. İlk ve en yakın sağlık hizmetini sunan, halkın derdine koşan, hastasını tanıyan ve onun yaşamına dokunan hekimlerdir. Ancak, her geçen gün artan hasta yükü, yoğun bürokrasi ve ağır ekonomik şartlar altında adeta tükenme noktasına geliyorlar. Küçük bir muayenehanede, sınırlı imkanlarla görev yapan bir aile hekimi, sadece hastalıkları teşhis etmekle kalmıyor; aynı zamanda reçetelerle, raporlarla, kayıtlarla, yönlendirmelerle boğuşuyor. Giderek artan bürokratik işlemler, hekimin hastasına ayırması gereken zamanı kısaltırken, iş yükünü katlıyor. Bu durum hem hizmet kalitesini olumsuz etkiliyor hem de hekimin moralini zedeliyor. Ekonomik şartlar ise cabası… Artan enflasyon ve hayat pahalılığı, aile hekimlerinin maaşlarını eritirken, giderleri karşılamakta zorluk çekenler çoğalıyor. Kendi muayenehanelerinde elektrik, internet, temizlik gibi temel giderleri karşılamak artık bir lüks haline gelirken, ekonomik belirsizlik hekimlerin geleceğe dair kaygılarını derinleştiriyor. Geçim sıkıntısı, mesleki motivasyonu ve hatta sağlık hizmetlerinin sürdürülebilirliğini tehdit eder hale geldi. Ben 25 yılı aşkın gazetecilik hayatımda, çok sayıda aile hekiminin bu zorluklar karşısında gösterdiği fedakârlığı, sabrı ve özveriyi yakından gördüm. Ancak artık bu mücadele görünmez olmaktan çıkmalı; hem toplum hem yetkililer tarafından acilen fark edilmeli ve desteklenmeli. Çünkü bir aile hekiminin yaşadığı zorluk, sadece kendi mesleki hayatını değil, doğrudan toplum sağlığını etkiler. Onların muayene odalarındaki yalnızlığı, bürokrasinin ağırlığını ve ekonomik yorgunluğunu hafifletmeden, sağlık sistemimiz gerçek anlamda güçlenemez. Bu nedenle çağrımı yineliyorum: Aile hekimlerine yönelik bürokratik yükler azaltılmalı, ekonomik destek mekanizmaları güçlendirilmeli ve onların insani ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır. Çünkü sağlık, sadece teknoloji veya ilaçtan ibaret değil; öncelikle insan emeğinin ve fedakârlığının eseridir. Atatürk’ün emaneti, ancak bu insanlara sahip çıkılarak yaşatılabilir. Unutulmamalıdır ki, sağlıklı bir toplumun temeli, desteklenen ve değer verilen aile hekimleridir.
Ekleme Tarihi: 20 Temmuz 2025 -Pazar

Bir Doktor, Bir Muayenehane, Bin Dert Aile Hekimleri ve Sağlık Sisteminin Görünmeyen Savaşçıları

“Beni Türk hekimlerine emanet ediniz.”

Atatürk’ün bu sözünde sadece bir görevin değil, aynı zamanda büyük bir sorumluluğun ve güvenin ifadesi saklıdır. Ancak bugün, ülkemizin dört bir yanındaki aile hekimleri, bu emaneti taşımanın ne denli zor olduğunu, bizzat yaşam koşullarıyla gözler önüne seriyor.

Aile hekimleri, sağlık sistemimizin en temel taşlarıdır. İlk ve en yakın sağlık hizmetini sunan, halkın derdine koşan, hastasını tanıyan ve onun yaşamına dokunan hekimlerdir. Ancak, her geçen gün artan hasta yükü, yoğun bürokrasi ve ağır ekonomik şartlar altında adeta tükenme noktasına geliyorlar.

Küçük bir muayenehanede, sınırlı imkanlarla görev yapan bir aile hekimi, sadece hastalıkları teşhis etmekle kalmıyor; aynı zamanda reçetelerle, raporlarla, kayıtlarla, yönlendirmelerle boğuşuyor. Giderek artan bürokratik işlemler, hekimin hastasına ayırması gereken zamanı kısaltırken, iş yükünü katlıyor. Bu durum hem hizmet kalitesini olumsuz etkiliyor hem de hekimin moralini zedeliyor.

Ekonomik şartlar ise cabası… Artan enflasyon ve hayat pahalılığı, aile hekimlerinin maaşlarını eritirken, giderleri karşılamakta zorluk çekenler çoğalıyor. Kendi muayenehanelerinde elektrik, internet, temizlik gibi temel giderleri karşılamak artık bir lüks haline gelirken, ekonomik belirsizlik hekimlerin geleceğe dair kaygılarını derinleştiriyor. Geçim sıkıntısı, mesleki motivasyonu ve hatta sağlık hizmetlerinin sürdürülebilirliğini tehdit eder hale geldi.

Ben 25 yılı aşkın gazetecilik hayatımda, çok sayıda aile hekiminin bu zorluklar karşısında gösterdiği fedakârlığı, sabrı ve özveriyi yakından gördüm. Ancak artık bu mücadele görünmez olmaktan çıkmalı; hem toplum hem yetkililer tarafından acilen fark edilmeli ve desteklenmeli.

Çünkü bir aile hekiminin yaşadığı zorluk, sadece kendi mesleki hayatını değil, doğrudan toplum sağlığını etkiler. Onların muayene odalarındaki yalnızlığı, bürokrasinin ağırlığını ve ekonomik yorgunluğunu hafifletmeden, sağlık sistemimiz gerçek anlamda güçlenemez.

Bu nedenle çağrımı yineliyorum: Aile hekimlerine yönelik bürokratik yükler azaltılmalı, ekonomik destek mekanizmaları güçlendirilmeli ve onların insani ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır. Çünkü sağlık, sadece teknoloji veya ilaçtan ibaret değil; öncelikle insan emeğinin ve fedakârlığının eseridir.

Atatürk’ün emaneti, ancak bu insanlara sahip çıkılarak yaşatılabilir. Unutulmamalıdır ki, sağlıklı bir toplumun temeli, desteklenen ve değer verilen aile hekimleridir.

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.