Bazen bir şeyi eleştirmek, aslında doğruya yöneltmenin en güçlü yoludur. Hele ki kamu yönetiminde… Çünkü şehirler de insanlar gibi, hatalarını duymadan iyileşemez, sorunlarını görmeden geleceğe hazırlanamaz.
Son dönemlerde Atakum’da yaşanan bazı aksaklıkları hepimiz görüyoruz.
Yolların yorgunluğu, sokakların bakıma olan ihtiyacı, hizmetlerin zaman zaman aksaması… Bunlar vatandaşın günlük hayatına dokunan, şehir yaşamını doğrudan etkileyen gerçekler. Fakat bu köşe yazısının amacı bir kurumu ya da kişileri yıpratmak değil; tam tersine, bu şehre daha iyi hizmet edilmesi için bir farkındalık oluşturmak.
Şunu kabul etmek gerekir ki; yerel yönetimlerin elindeki imkânlar azaldıkça, yükleri artıyor. Ekonomik koşullar ağırlaştıkça, hizmet üretmek daha zor hale geliyor. Belediyelerin personel yapısı, mali dengeleri, araç filoları, altyapı yatırımları her geçen gün daha büyük bir sınav veriyor. Bu çerçevede bakıldığında, eleştiri bir “yüklenme” değil, “hatırlatma” niteliği taşıyor.
Vatandaşın beklentisi aslında çok basit:
– Cadde ve sokakların düzenli olması,
– Temizlik hizmetlerinin aksamadan sürmesi,
– Altyapının güven vermesi,
– Kentin planlı, öngörülü bir şekilde yönetilmesi…
Bu beklentiler dün de aynıydı, bugün de aynı. Değişen tek şey, artık vatandaşın her konuyu anında gördüğü, takip ettiği ve kıyasladığı bir çağda yaşıyor olmamız. Bu yüzden şehir yönetmek hiç olmadığı kadar zor; ama aynı zamanda hiç olmadığı kadar şeffaf olmak zorunda.
Bir gazeteci olarak yıllardır şunu gözlemliyorum:
Bir kentte işler yolunda gitmediğinde bunu en önce vatandaş hisseder, en önce de gazetecinin kapısını çalar. Bu yüzden eleştirinin amacı yıkmak değil, bir şeyi daha iyi hale getirmektir. Yapılan işin önemini hatırlatmaktır. Yanlışın karşısında durmak kadar, doğrunun yanında durmak da bir sorumluluktur.
Atakum, Samsun’un en hızlı büyüyen, en çok potansiyel barındıran ilçelerinden biri.
Sahiliyle, yaşam alanlarıyla, genç nüfusuyla bir çekim merkezi.
İşte tam bu nedenle, her aksama büyük bir etki yaratıyor. Çünkü beklenti yüksek, çünkü insanlar bu kenti seviyor, çünkü bu şehir geleceğe iddialı bir şekilde hazırlanmak zorunda.
Eleştirinin özü tam da burada yatıyor:
Bu şehrin daha iyi yönetilmesini istediğimiz için konuşuyoruz.
Bu şehrin insanları daha güzel bir Atakum’da yaşasın diye yazıyoruz.
Eksikleri dile getirirken niyetimiz kırmak değil, toparlamak; yüklenmek değil, uyarmak.
Belediye yönetimleri değişir ama şehirler kalır. Bugün yapılan her doğru, yarının yaşam kalitesini belirler. Bu yüzden, eleştiri bir çağırıdır:
Daha planlı olun.
Daha hızlı çözüm üretin.
Sokaklara, insanlara, hizmete kulak verin.
Kent yönetimi bir bütündür; eksik halka tüm zinciri zayıflatır.
Kısacası…
Bir belediyeyi eleştirmek, aslında bir ilçeyi sahiplenmektir.
Bir sorunu dile getirmek, çözümün kapısını aralamaktır.
Bu yazı da o kapıyı aralamak için atılmış küçük ama samimi bir adımdır.
Atakum, daha iyisini hak ediyor.
Ve bu şehir, doğru yönetildiğinde çok daha güzel olacağını defalarca kanıtladı.
Biz de bir gazeteci olarak bu sürecin hem takipçisi hem de hatırlatıcısı olmaya devam edeceğiz.