Yasemin Bilgi
Köşe Yazarı
Yasemin Bilgi
 

BENİ MUTLU ETMEK İÇİN NE YAPTIN?

Bu cümleyle başladı hikayesi kadının!.. 30 yıl boyunca yüzlerce kez duyduğu ve yüzlerce kez kimi içinden kimi dışından, kimi gururla kimi pişmanlıkla cevap verdiği bu soruydu O’nu kendiyle ve hayatla yüzleştiren.. -Saçımı süpürge ettim, yetmedi mi? Annesinden duyup içselleştirdiği bu cevabı, kim bilir kaç kez annesi, kim bilir kaç kez anneannesi söylemişti hayatları boyunca. Şimdilerde süpürge yoktu evler robotla temizleniyordu ama sözün içeriği hala değerini koruyordu. Saçlar ise zaten bakımsızlıktan süpürgeden beter olmuştu.. Sabahtan akşama tülbentin altında lastik tokanın kıskacında, geceden geceye açılan, tarak yüzü görmeyen saçtan ne hayır gelirdi ki? Bilmem kaçıncı kez bu sözü yeniden duyduğunda, bir şeylerin ters gittiğini fark etti. Bu sefer cevap vermedi, başını önüne eğdi, sessizce banyoya gitti kapıyı kilitledi ve aynada kendine baktı. Bu kez aynada gördüğü, aynadan O’na bakanı, gerçekten tanımakta zorlanıyordu.. Süpürge ettiği saçlarına, yüzüne, gözlerinin içine, taaa içine baktı, kendini arıyordu. Karşısındaki sahiden kendi miydi? 30 yıldır kendine hiç böyle bakmamıştı. En son böylesine derin baktığında kendisine, karşısında incecik belli, simsiyah gür saçlı, zeytin karası sürmeli gözlerle ona bakan, 20li yaşlarda bir genç kız duruyordu, beyaz gelinlikler içinde.. Kuğu gibi süzülen, mutluluktan gözlerinin içi parlayan.. Ne olmuştu da, bu hale gelmiş ve fark etmemişti? Haydi kilolar doğumlardan kalmıştı.. Haydi saçlarına yıllar ak düşürmüştü.. Ama gözlerinin içinde ona gülümseyen o kişi nereye gitmişti? Kendini nerelerde kaybetmişti.. En son hangi yılda kalmıştı, etrafındakileri mutlu etmek için çabalarken, kendini nerelerde düşürmüştü acaba? Sonra birden, kendi kendine tekrar etmeye başladı.. Beni mutlu etmek için ne yaptın? Beni mutlu etmek için ne yaptın? Beni mutlu etmek için ne yaptın? -“Hiçççç, hiçbir şey” dedi içinden cılız bir ses.. “Hiç bir şey!.. Benim için hiç bir şey!.. “ -“Sen kimsin? Ben misin????” -“Hatırlamayı ve bulmayı seçersen, ben senim!” dedi, içinden gelen ses. Heyecanla gözlerinden süzülen yaşları sildi, sıkışan kalbinin üzerine iki elini koydu ve: - “evet seçiyorum, seni bulmayı seçiyorum” dedi titrek bir ses tonuyla.. Bu sefer içindeki ses sordu? -“Beni mutlu etmek için ne yaptın?” -“Hiç!” dedi kadın, hıçkırıklar arasında boğuk bir sesle.. -“Hayatım boyunca başkalarını mutlu etmek için didindim durdum.. Annemi- babamı ,eşimi -çocuklarımı, arkadaşlarımı, komşularımı, akrabalarımı ,öğretmenlerimi, patronumu, hayatıma girip çıkan  herkesi.. Biz bu toprakların kadınları, istediğimiz kadar eğitimli olalım, yaşam amacımız hep; hayatımızdakileri mutlu etmek oldu. Kendimiz bu listede hiç yoktuk. Kuşaklar boyunca böyle duyduk, böyle gördük. Mutluluk; başkaları için gerçekleştirilen, asli bir görevdi bizim için. - “Mutluluk ; “eline sağlık karıcığım”,” çok güzel olmuş anne”, “teşekkür ederim kızım”, “Allah razı olsun evladım” sözcüklerinin içinden çıkarıp, kendimize taç yaptığımız bir şey değildir” dedi ses. Eğer hayatında mutlu etmek gibi bir misyon üstlendiysen, bu önce BEN yani özündeki SEN adına olmalıydı... Beni mutlu etmeye gelince!.. Öylesine çabasız ve öylesine kolaydı ki oysa.. Sevdiğin bir şarkıyı dinleyerek yudumladığın bir çay ya da kahve, dallarının altında oturup denizi seyrettiğin bir ağacın gölgesi, sevgiyle ve keyifle yaptığın bir sohbet, çizdiğin bir resim, yazdığın iki satır yeterdi, beni mutlu etmeye. Bu herkes için geçerlidir aslında.. Dünya üzerindeki her bir kişi için de, hayatına girip çıkan her bir kişi için de.. Ne yazık ki; Onlar da mutluluğu başkalarından beklerken, merkezlerinden uzaklaşıp, kendilerini kaybettiler ve bir süre sonra da unutup gittiler.. İnsan mutluluğu dışarıda ararken, hayatı ve anı kaçırdığını fark etmedi. Mutluluğu; işinde yükseleceği kariyerde, alacağı ultra lüks daire veya otomobilde, okuyacağı yüksek puanlı üniversitede, estetik operasyonlarla biçimlendirilmiş kusursuz bir güzellikte, vücudunu baştan başa kaplayan dövmelerde veya ölçüsüz ve sınırsızca yediği içtiği, belki de bağımlı olduğu şeylerde arayan günümüz insanı, çok acı ki, senin gibi kendini bir yerlerde kaybetti. Gün; insanların medyada, dizilerle, reklamlarla, filmler ve müziklerle, şarkı sözleriyle, uydular ve wifi aracılığıyla yüklenen frekanslarla  girdikleri bu hipnozdan uyanma günü.. Gün; mutluluğu kendin için var etme günü.. Sen mutluluğu kendi içinde var ettiğinde; sevdiklerini mutlu etmek zorunda kalmaz, aksine onlarla mutluluğu birlikte inşa etmenin tadını yaşarsın. Mutluluk insanın peşinde koştuğu bir şey değildir. Kimse kimseyi mutlu edemez; çünkü mutluluk dışarıdan alınan ya da verilen bir şey de değildir. İnsanlar, nefsin ihtiyacı olan haz duygusu ile mutluluğu karıştırmış durumdalar günümüzde. Mutluluk; kendindeki özellikleri fark etme, açığa çıkarma, bunları kendinin ve  bütünün hayrına eyleme geçirme işidir. Mutluluk anda olmak, zamanla ve mekanla dans etmektir. Hiç bir şeyin sana ait olmadığını anlamak ve dolayısıyla kaybetme korkusu olmadan, hayatın tadını çıkartmaktır. Kaybedecek hiç bir şeyin olmadığını anladığında var olur mutluluk. Elde ettiğinde büyüsü bozulmaz.. Veeee.. Sonsuza dek sürer. Bitmez, tükenmez.. ………………….. Kadının söyleyecek tek bir sözü, dökecek tek bir damla göz yaşı kalmamıştı artık. Duşa girdi, kendini suyun iyileştirici gücüne ve şifasına bıraktı. Dudaklarında en sevdiği şarkıyı mırıldanarak kurulanırken, ne kadar zaman geçtiğini fark etmemişti bile.. Zaten, zaman ve mekanın bir önemi de kalmamıştı bundan sonra O’nun için!.. Kendinden kendine, kutsal yolculuk başlamıştı . Bir süre sonra salona geçtiğinde; aydınlık bir yüzle, şükran dolu gözlerle ve sevgiyle eşine baktı. O’na kalbinden teşekkür etti.. Artık; kimi mutlu etmek için ne yapacağını, çok iyi biliyordu ve eşi O’na, bunu anlayabilmesi için, 30 yıldır öğretmenlik yapmaktaydı. Nihayet, hayattaki en önemli derslerden biri daha alınmıştı. Ders alındığına göre, tekrar da olmayacak ve bir daha bu cümleyi ilelebet duymayacaktı. “Benim için ne yaptın?” Şimdi; sorma sırası sende sevgili okur? Kendin için ne yaptın?  
Ekleme Tarihi: 18 Ağustos 2023 - Cuma

BENİ MUTLU ETMEK İÇİN NE YAPTIN?

Bu cümleyle başladı hikayesi kadının!..

30 yıl boyunca yüzlerce kez duyduğu ve yüzlerce kez kimi içinden kimi dışından, kimi gururla kimi pişmanlıkla cevap verdiği bu soruydu O’nu kendiyle ve hayatla yüzleştiren..

-Saçımı süpürge ettim, yetmedi mi?

Annesinden duyup içselleştirdiği bu cevabı, kim bilir kaç kez annesi, kim bilir kaç kez anneannesi söylemişti hayatları boyunca.

Şimdilerde süpürge yoktu evler robotla temizleniyordu ama sözün içeriği hala değerini koruyordu. Saçlar ise zaten bakımsızlıktan süpürgeden beter olmuştu.. Sabahtan akşama tülbentin altında lastik tokanın kıskacında, geceden geceye açılan, tarak yüzü görmeyen saçtan ne hayır gelirdi ki?

Bilmem kaçıncı kez bu sözü yeniden duyduğunda, bir şeylerin ters gittiğini fark etti. Bu sefer cevap vermedi, başını önüne eğdi, sessizce banyoya gitti kapıyı kilitledi ve aynada kendine baktı. Bu kez aynada gördüğü, aynadan O’na bakanı, gerçekten tanımakta zorlanıyordu.. Süpürge ettiği saçlarına, yüzüne, gözlerinin içine, taaa içine baktı, kendini arıyordu. Karşısındaki sahiden kendi miydi? 30 yıldır kendine hiç böyle bakmamıştı. En son böylesine derin baktığında kendisine, karşısında incecik belli, simsiyah gür saçlı, zeytin karası sürmeli gözlerle ona bakan, 20li yaşlarda bir genç kız duruyordu, beyaz gelinlikler içinde.. Kuğu gibi süzülen, mutluluktan gözlerinin içi parlayan..

Ne olmuştu da, bu hale gelmiş ve fark etmemişti? Haydi kilolar doğumlardan kalmıştı.. Haydi saçlarına yıllar ak düşürmüştü.. Ama gözlerinin içinde ona gülümseyen o kişi nereye gitmişti? Kendini nerelerde kaybetmişti.. En son hangi yılda kalmıştı, etrafındakileri mutlu etmek için çabalarken, kendini nerelerde düşürmüştü acaba? Sonra birden, kendi kendine tekrar etmeye başladı.. Beni mutlu etmek için ne yaptın? Beni mutlu etmek için ne yaptın? Beni mutlu etmek için ne yaptın?

-“Hiçççç, hiçbir şey” dedi içinden cılız bir ses.. “Hiç bir şey!.. Benim için hiç bir şey!.. “

-“Sen kimsin? Ben misin????”

-“Hatırlamayı ve bulmayı seçersen, ben senim!” dedi, içinden gelen ses.

Heyecanla gözlerinden süzülen yaşları sildi, sıkışan kalbinin üzerine iki elini koydu ve:

- “evet seçiyorum, seni bulmayı seçiyorum” dedi titrek bir ses tonuyla..

Bu sefer içindeki ses sordu?

-“Beni mutlu etmek için ne yaptın?”

-“Hiç!” dedi kadın, hıçkırıklar arasında boğuk bir sesle..

-“Hayatım boyunca başkalarını mutlu etmek için didindim durdum.. Annemi- babamı ,eşimi -çocuklarımı, arkadaşlarımı, komşularımı, akrabalarımı ,öğretmenlerimi, patronumu, hayatıma girip çıkan  herkesi.. Biz bu toprakların kadınları, istediğimiz kadar eğitimli olalım, yaşam amacımız hep; hayatımızdakileri mutlu etmek oldu. Kendimiz bu listede hiç yoktuk. Kuşaklar boyunca böyle duyduk, böyle gördük. Mutluluk; başkaları için gerçekleştirilen, asli bir görevdi bizim için.

- “Mutluluk ; “eline sağlık karıcığım”,” çok güzel olmuş anne”, “teşekkür ederim kızım”, “Allah razı olsun evladım” sözcüklerinin içinden çıkarıp, kendimize taç yaptığımız bir şey değildir” dedi ses. Eğer hayatında mutlu etmek gibi bir misyon üstlendiysen, bu önce BEN yani özündeki SEN adına olmalıydı... Beni mutlu etmeye gelince!.. Öylesine çabasız ve öylesine kolaydı ki oysa.. Sevdiğin bir şarkıyı dinleyerek yudumladığın bir çay ya da kahve, dallarının altında oturup denizi seyrettiğin bir ağacın gölgesi, sevgiyle ve keyifle yaptığın bir sohbet, çizdiğin bir resim, yazdığın iki satır yeterdi, beni mutlu etmeye. Bu herkes için geçerlidir aslında.. Dünya üzerindeki her bir kişi için de, hayatına girip çıkan her bir kişi için de.. Ne yazık ki; Onlar da mutluluğu başkalarından beklerken, merkezlerinden uzaklaşıp, kendilerini kaybettiler ve bir süre sonra da unutup gittiler.. İnsan mutluluğu dışarıda ararken, hayatı ve anı kaçırdığını fark etmedi. Mutluluğu; işinde yükseleceği kariyerde, alacağı ultra lüks daire veya otomobilde, okuyacağı yüksek puanlı üniversitede, estetik operasyonlarla biçimlendirilmiş kusursuz bir güzellikte, vücudunu baştan başa kaplayan dövmelerde veya ölçüsüz ve sınırsızca yediği içtiği, belki de bağımlı olduğu şeylerde arayan günümüz insanı, çok acı ki, senin gibi kendini bir yerlerde kaybetti.

Gün; insanların medyada, dizilerle, reklamlarla, filmler ve müziklerle, şarkı sözleriyle, uydular ve wifi aracılığıyla yüklenen frekanslarla  girdikleri bu hipnozdan uyanma günü..

Gün; mutluluğu kendin için var etme günü..

Sen mutluluğu kendi içinde var ettiğinde; sevdiklerini mutlu etmek zorunda kalmaz, aksine onlarla mutluluğu birlikte inşa etmenin tadını yaşarsın.

Mutluluk insanın peşinde koştuğu bir şey değildir.

Kimse kimseyi mutlu edemez; çünkü mutluluk dışarıdan alınan ya da verilen bir şey de değildir.

İnsanlar, nefsin ihtiyacı olan haz duygusu ile mutluluğu karıştırmış durumdalar günümüzde.

Mutluluk; kendindeki özellikleri fark etme, açığa çıkarma, bunları kendinin ve  bütünün hayrına eyleme geçirme işidir.

Mutluluk anda olmak, zamanla ve mekanla dans etmektir. Hiç bir şeyin sana ait olmadığını anlamak ve dolayısıyla kaybetme korkusu olmadan, hayatın tadını çıkartmaktır. Kaybedecek hiç bir şeyin olmadığını anladığında var olur mutluluk. Elde ettiğinde büyüsü bozulmaz..

Veeee.. Sonsuza dek sürer. Bitmez, tükenmez..

…………………..

Kadının söyleyecek tek bir sözü, dökecek tek bir damla göz yaşı kalmamıştı artık.

Duşa girdi, kendini suyun iyileştirici gücüne ve şifasına bıraktı.

Dudaklarında en sevdiği şarkıyı mırıldanarak kurulanırken, ne kadar zaman geçtiğini fark etmemişti bile..

Zaten, zaman ve mekanın bir önemi de kalmamıştı bundan sonra O’nun için!.. Kendinden kendine, kutsal yolculuk başlamıştı .

Bir süre sonra salona geçtiğinde; aydınlık bir yüzle, şükran dolu gözlerle ve sevgiyle eşine baktı. O’na kalbinden teşekkür etti..

Artık; kimi mutlu etmek için ne yapacağını, çok iyi biliyordu ve eşi O’na, bunu anlayabilmesi için, 30 yıldır öğretmenlik yapmaktaydı.

Nihayet, hayattaki en önemli derslerden biri daha alınmıştı.

Ders alındığına göre, tekrar da olmayacak ve bir daha bu cümleyi ilelebet duymayacaktı.

“Benim için ne yaptın?”

Şimdi; sorma sırası sende sevgili okur?

Kendin için ne yaptın?

 

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.