Yasemin Bilgi
Köşe Yazarı
Yasemin Bilgi
 

YA GÖRDÜĞÜN HER ŞEY BİR RÜYAYSA!..

Ya gerçek sandıkların da, görmekte olduğun rüyanın bir parçasıysa!.. Ya benim diye sarıldığın, uğruna hayatını feda, saçını süpürge ettiğin insanlar, ailen, evin, araban, malın mülkün, kariyerin, fanatikçe desteklediğin, sevdiklerinle düşman olduğun siyasi partin, hatta tuttuğunu sandığın futbol takımın…… Ya hiç birisi yoksa? Bu soruyu kendine hiç sordun mu CÂN okurum? Ve cevabını bulmaya niyet ettin mi hiç? Ya da; benim dediğin bedeninin gerçekten de sana ait olup olmadığını düşündün mü? Ya da kalbinin işleyişini araştırıp, nasıl çalıştığını merak ettin mi? Mesela beynin nasıl çalışıyor, gerçekmiş gibi yaşadığın şeyleri, gördüğün renkleri, duyduğun sesleri, kapkaranlık bir alanda bulunan bir et parçası, sana nasıl yaşatıyor? Beyin muhteşem bir yazılım mı, yoksa işlemci mi, ya da bir program mı? ................ Belki de her şey beyninin içinde yaşanıyordur, tıpkı bilgisayar ekranında gördüğün sanal gerçeklik gibi.... Ya dışarıda var zannettiğin, görüp duyduğun, dokunup hissettiğin her şey, kocamaaaan bir zan ise? Eyvahlar olsunnn!..... ?????? Duydun mu? Sen  %52 - %48 diye toplumu parçalarken, bilim insanları da parçalanamaz dedikleri atomu parçaladılar... Hani atom maddenin en küçük parçasıydı ve ondan daha küçük bir şey yoktu ? Dur daha bitmedi... Aaaaa!. Bilim insanları bir de ne gördüler dersin? Atomun da içinde elektron, nötron, proton, fotonlar, kuarklar yok muymuş? Vay canına!..... Eeee ne oldu Newton fiziğine? “Kuarklar bulundu, mertlik bozuldu mu?” Kuantum fiziği, Newton fiziğinin tüm değişmez yasalarını alt üst mü etti şimdi? Kim biliyor ki zaten, hayatın üstünün altından daha iyi olup olmadığını?! Bunu niye yazıyorum biliyor musunuz? Çok yakında, hem de pek, pek çok yakında, bu gerçeği duyacak, ya da duyamadan uyanacaksın!.. Madde sandığımız şeyin de, bir enerji frekansı olduğu ve bizim gözümüzün pikseliyle 3 boyutlu algımızla, titreşim hızından dolayı bize cisim gibi göründüğü gerçeğini, bizler yeni duyarken, Tesla ve Einstein de bu  gerçekliği keşfetmişti aslında neredeyse 100 yıl önce.. Ne var ki; daha önce İNSAN KİMDİR başlıklı köşe yazımda da yazdığım gibi, insan unutan olduğu için unuttu, ya da unutturuldu vs… Sen borsadan, ya da dövize yatırdığın birikiminden parsayı kaldırırken, ormanları yakıp, en güzel koylara villaları kondururken, ya da  güzelleşmek uğruna, bedenini şekilden şekile sokup, aynadaki görüntüyü düzeltmek için aynayı silmeye çalışırken, senin siyasi görüşünü benimsemeyen insanları düşman ilan edip, kendini üstün kılarken, insanları, şuncu buncu diye ayırırken, “Amaaaannn bana ne, ben kendi hesabıma bakarım, kervanım yürüyorsa, heybem doluyorsa, beni başka şey ilgilendirmez” derken!...  Yani mışıl mışıl uyurken, uyanıverirsen ve aslında var sandığın her şeyin (sen dahil) yok olduğunu, idrak edersen, o zaman çok geç olmuş olacak ya!.. O bakımdan diyorum!.. Hani arada, bu soruyu bir kendine soruver diyorum sevgili okurum!... Gerçeklik sadece bir algıysa ve gerçek sandığın her şey bir rüyaysa? Biraz daha ileri gitsem mi? Biraz daha beyin fırtınası yapsak mı birlikte? Desem ki mesela; seni aldatan eşi, sana yalan söyleyen evladı, seni kullanıp sömüren patronu, seni ahlaksızca yöneten yöneticiyi de, ya da seni ölüm döşeğine getiren hastalığı, seni hayat boyu süründüren fukaralığı da, senden çıkan enerjinin frekansına göre, önce mana aleminde, sonra madde aleminde sen yarattın, gerçeklik olarak da yaşadın!!!?????????? Pek çoğunuz, en kibarı yuhh!... Bazıları çüşşş!.. Bazıları da güncel deyimiyle, Ohaaaaaaa!.. diyeceksiniz. Deyin vallahi…. Ben bu yazıyı yazarken bunları göze aldım zaten ama bir yerlerden de başlamak lazım değil mi? Bizi Yaradan bile onlarca yerde bize “Anlamaz mısın?”, “Akletmez misin?”, “Düşünmez misin?” diyor. “İdrak etmez misin?” diyorken, O külli iradenin bir zerresi olan ben, niye demeyeyim düşün diye, değil mi? Ben size sadece, “PEMBE BİR FİL DÜŞÜNMEYİN” der gibi, Ya gerçek sandığın her şey, görmekte olduğun rüyanın bir parçasıysa!.. diyorum!.. “Düşün düşün b….tur işin.” sözünü dil kalıplarımıza ve kültürümüze sokanların ve bizi düşünmekten alı koyanların, “ sen düşünme, biz senin yerine düşündük, karar verdik, senin aklın yetmez, sen bize inan, gerisine karışma” diyerek, kitleleri peşinden sürükleyen inanç sistemlerinin, zafer naraları attıkları günümüzde; ben size düşünmenizi, sorgulamanızı öneriyorum bilgim yettiğince… Elbette bu da nasip işi.. Nasibi olan buluşacak nasibiyle! Belki de bu satırlarla!..Nasibi olan ölmeden önce ölecek!.. Yeni bir bilinçle doğmak üzere!…. Hadi ben kaçar, siz biraz düşünün bir sonraki köşe yazıma kadar olur mu?!.. Ben şimdiden;  düşünenleri, soranları, düşünüp - soracak olanları sevgiyle kucaklıyorum.
Ekleme Tarihi: 03 Ekim 2023 - Salı

YA GÖRDÜĞÜN HER ŞEY BİR RÜYAYSA!..

Ya gerçek sandıkların da, görmekte olduğun rüyanın bir parçasıysa!..

Ya benim diye sarıldığın, uğruna hayatını feda, saçını süpürge ettiğin insanlar, ailen, evin, araban, malın mülkün, kariyerin, fanatikçe desteklediğin, sevdiklerinle düşman olduğun siyasi partin, hatta tuttuğunu sandığın futbol takımın……

Ya hiç birisi yoksa?

Bu soruyu kendine hiç sordun mu CÂN okurum?

Ve cevabını bulmaya niyet ettin mi hiç?

Ya da; benim dediğin bedeninin gerçekten de sana ait olup olmadığını düşündün mü?

Ya da kalbinin işleyişini araştırıp, nasıl çalıştığını merak ettin mi?

Mesela beynin nasıl çalışıyor, gerçekmiş gibi yaşadığın şeyleri, gördüğün renkleri, duyduğun sesleri, kapkaranlık bir alanda bulunan bir et parçası, sana nasıl yaşatıyor?

Beyin muhteşem bir yazılım mı, yoksa işlemci mi, ya da bir program mı?

................

Belki de her şey beyninin içinde yaşanıyordur, tıpkı bilgisayar ekranında gördüğün sanal gerçeklik gibi....

Ya dışarıda var zannettiğin, görüp duyduğun, dokunup hissettiğin her şey, kocamaaaan bir zan ise?

Eyvahlar olsunnn!.....

??????

Duydun mu?

Sen  %52 - %48 diye toplumu parçalarken, bilim insanları da parçalanamaz dedikleri atomu parçaladılar...

Hani atom maddenin en küçük parçasıydı ve ondan daha küçük bir şey yoktu ?

Dur daha bitmedi...

Aaaaa!.

Bilim insanları bir de ne gördüler dersin?

Atomun da içinde elektron, nötron, proton, fotonlar, kuarklar yok muymuş?

Vay canına!.....

Eeee ne oldu Newton fiziğine?

“Kuarklar bulundu, mertlik bozuldu mu?”

Kuantum fiziği, Newton fiziğinin tüm değişmez yasalarını alt üst mü etti şimdi?

Kim biliyor ki zaten, hayatın üstünün altından daha iyi olup olmadığını?!

Bunu niye yazıyorum biliyor musunuz?

Çok yakında, hem de pek, pek çok yakında, bu gerçeği duyacak, ya da duyamadan uyanacaksın!.. Madde sandığımız şeyin de, bir enerji frekansı olduğu ve bizim gözümüzün pikseliyle 3 boyutlu algımızla, titreşim hızından dolayı bize cisim gibi göründüğü gerçeğini, bizler yeni duyarken, Tesla ve Einstein de bu  gerçekliği keşfetmişti aslında neredeyse 100 yıl önce..

Ne var ki; daha önce İNSAN KİMDİR başlıklı köşe yazımda da yazdığım gibi, insan unutan olduğu için unuttu, ya da unutturuldu vs…

Sen borsadan, ya da dövize yatırdığın birikiminden parsayı kaldırırken, ormanları yakıp, en güzel koylara villaları kondururken, ya da  güzelleşmek uğruna, bedenini şekilden şekile sokup, aynadaki görüntüyü düzeltmek için aynayı silmeye çalışırken, senin siyasi görüşünü benimsemeyen insanları düşman ilan edip, kendini üstün kılarken, insanları, şuncu buncu diye ayırırken, “Amaaaannn bana ne, ben kendi hesabıma bakarım, kervanım yürüyorsa, heybem doluyorsa, beni başka şey ilgilendirmez” derken!...

 Yani mışıl mışıl uyurken, uyanıverirsen ve aslında var sandığın her şeyin (sen dahil) yok olduğunu, idrak edersen, o zaman çok geç olmuş olacak ya!.. O bakımdan diyorum!.. Hani arada, bu soruyu bir kendine soruver diyorum sevgili okurum!...

Gerçeklik sadece bir algıysa ve gerçek sandığın her şey bir rüyaysa?

Biraz daha ileri gitsem mi? Biraz daha beyin fırtınası yapsak mı birlikte?

Desem ki mesela; seni aldatan eşi, sana yalan söyleyen evladı, seni kullanıp sömüren patronu, seni ahlaksızca yöneten yöneticiyi de, ya da seni ölüm döşeğine getiren hastalığı, seni hayat boyu süründüren fukaralığı da, senden çıkan enerjinin frekansına göre, önce mana aleminde, sonra madde aleminde sen yarattın, gerçeklik olarak da yaşadın!!!??????????

Pek çoğunuz, en kibarı yuhh!... Bazıları çüşşş!.. Bazıları da güncel deyimiyle, Ohaaaaaaa!.. diyeceksiniz.

Deyin vallahi…. Ben bu yazıyı yazarken bunları göze aldım zaten ama bir yerlerden de başlamak lazım değil mi?

Bizi Yaradan bile onlarca yerde bize “Anlamaz mısın?”, “Akletmez misin?”, “Düşünmez misin?” diyor.

“İdrak etmez misin?” diyorken, O külli iradenin bir zerresi olan ben, niye demeyeyim düşün diye, değil mi?

Ben size sadece, “PEMBE BİR FİL DÜŞÜNMEYİN” der gibi,

Ya gerçek sandığın her şey, görmekte olduğun rüyanın bir parçasıysa!.. diyorum!..

“Düşün düşün b….tur işin.” sözünü dil kalıplarımıza ve kültürümüze sokanların ve bizi düşünmekten alı koyanların, “ sen düşünme, biz senin yerine düşündük, karar verdik, senin aklın yetmez, sen bize inan, gerisine karışma” diyerek, kitleleri peşinden sürükleyen inanç sistemlerinin, zafer naraları attıkları günümüzde; ben size düşünmenizi, sorgulamanızı öneriyorum bilgim yettiğince… Elbette bu da nasip işi.. Nasibi olan buluşacak nasibiyle! Belki de bu satırlarla!..Nasibi olan ölmeden önce ölecek!.. Yeni bir bilinçle doğmak üzere!….

Hadi ben kaçar, siz biraz düşünün bir sonraki köşe yazıma kadar olur mu?!..

Ben şimdiden;  düşünenleri, soranları, düşünüp - soracak olanları sevgiyle kucaklıyorum.

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.