Samsun Sevdalısı
Köşe Yazarı
Samsun Sevdalısı
 

Zamanın İzinde Bir İlçe: 19 Mayıs’ın Sessiz Cazibesi

Samsun-Sinop kara yolunda Bafra’dan doğuya doğru ilerlerken karşınıza çıkan 19 Mayıs ilçesi, ilk bakışta sıradan bir Karadeniz kasabası gibi görünür. Oysa biraz durup baktığınızda, her köşesinde tarihin, doğanın ve kültürün iç içe geçtiği özel bir tabloyla karşılaşırsınız. Samsun’a sadece 33 kilometre uzaklıktaki bu kıyı ilçesi, 20 kilometrelik kumsalıyla Karadeniz’in hırçın sularına sakin bir mavi ton katar. Yaklaşık 25 bin kişinin yaşadığı bu şirin ilçe, düzenlenen şenliklerle, kuş cıvıltılarıyla ve mis gibi çam kokularıyla hem yerel halkın hem de gezginlerin kalbini kazanır. Tarihin tozlu sayfalarını karıştırdığınızda, 19 Mayıs’ın kaderine birçok farklı kültürün dokunduğunu görürsünüz. Malazgirt Zaferi’nin ardından Anadolu’ya yayılan Türkmen boyları bu topraklara yerleşmiş, ardından Danışment Gazi’nin kurduğu beyliğin hükmü altına girmiştir. Bizanslılar, Selçuklular, Osmanlılar derken, bölge defalarca el değiştirmiş ama hiçbir zaman kimliğini yitirmemiştir. 1428 yılında Çelebi Mehmet döneminde Osmanlı topraklarına katılmasıyla birlikte, 19 Mayıs artık Anadolu’nun o güçlü medeniyet mirasının bir parçası olmuştur. yüzyılın sonlarına geldiğimizde ise bambaşka bir hikâye başlar. Dağıstan’dan, Kafkasya’dan, Ege’den, Akdeniz’den, ardından Balkanlar’dan dalga dalga gelen göçmenlerle bölgenin kültürel dokusu zenginleşir. Bugün 19 Mayıs’ın sokaklarında dolaşırken, bu mozaik geçmişin izlerini her adımda hissedersiniz; bir kahvede Kafkas melodileri, bir evin bahçesinde Rum taş işçiliği ya da bir tarlada Balkanların bereketli elleri… İlçenin doğasında ise kelimelerle anlatılamayacak bir büyü gizlidir: Kızılırmak Deltası. Türkiye’nin Karadeniz kıyısındaki tek sulak alanı olma özelliğini taşıyan bu bölge, yalnızca ulusal değil, küresel ekoloji açısından da paha biçilemez bir değere sahiptir. 56 bin hektarlık alana yayılan deltada 20’ye yakın göl, sazlık ve bataklıklar kuşlara sığınak olur. Dünyada tespit edilmiş 1100 kuş türünün 460’ı Türkiye’de, bunların da yaklaşık 160’ı Kızılırmak Deltası’nda yaşıyor. Her biri kanatlarında başka bir hikâye taşır; göç yollarının, mevsimlerin, doğanın hikayesini… Kuş gözlemcileri için bir cennet, fotoğrafçılar için ise tükenmeyen bir ilham kaynağıdır burası. Ve Kızılırmak’ın bu muhteşem deltası içinde bir başka doğa mucizesi gizlidir: Galeriç Subasar Ormanları. İlkbaharda suyun yükselmesiyle tabanı tamamen sular altında kalan bu orman, gökyüzünü yansıtan bir aynaya dönüşür. Suyun yüzeyinde salınan beyaz papatyalar, adeta doğanın sessiz bir duası gibidir. Yörükler Beldesi’nin kuzeyinde yer alan bu orman, hem bilim insanlarının ilgisini çeker hem de huzur arayanların kalbini çalar. Tarih ve doğa el ele verirken, insan hikâyeleri de 19 Mayıs’ın ruhuna derinlik katar. Fatma Çavuş’un hikâyesi bunlardan biridir. Kurtuluş Savaşı yıllarında Dağköy’de bir avuç kadınla birlikte düşmana karşı direnen bu cesur Anadolu kadını, adını tarihe altın harflerle yazdırmıştır. At sırtında katıldığı milli bayramlar, onun yurt sevgisinin sessiz bir yeminidir. Mustafa Kemal’in davetine gidemese de, yüreğiyle zaten hep Cumhuriyet’in yanında olmuştur. 19 Mayıs’ın mimari belleği de bu toprakların yaşanmışlıklarını anlatır. Fatih Caddesi’ndeki tamamen ahşaptan inşa edilmiş cami, 17. yüzyılın zarif el işçiliğini günümüze taşır. Ahşap kalasların birbirine geçme tekniğiyle tutturulduğu bu cami, hem Anadolu’nun zanaatkâr ruhunu hem de doğayla uyum içindeki yaşam biçimini yansıtır. Aynı şekilde Yörükler beldesindeki taş köprü, Osmanlı döneminden bugüne zamana direnen bir hatıra gibidir. Bugün ilçenin çevresinde gezintiye çıkanlar için Nebiyan Yaylası bir diğer duraktır. 1224 metre rakımıyla bölgenin en yüksek noktası olan yayla, serin havası, şelaleleri ve yeşilin bin bir tonu ile adeta bir oksijen deposudur. Şehir gürültüsünden uzaklaşmak, doğayla baş başa kalmak isteyenler için Nebiyan, bir davetkârdır. Ve elbette Sarıgazel Tabiat Parkı. 19 Mayıs’ın sadece tarihini değil, doğa sevgisini de temsil eden bu alan; yürüyüş yolları, kır lokantası, piknik alanları ve çam kokulu patikalarıyla her mevsim başka güzeldir. Belki de 19 Mayıs’ın en büyük sırrı budur: Her şeyin aceleye geldiği dünyada, zamanı yavaşlatabilme gücü. Tarih burada ağır ağır solur, kuşlar usulca uçar, insanlar geçmişiyle barış içinde yaşar. Karadeniz’in bu mütevazı ilçesi, bir turizm haritasında küçük bir nokta gibi görünse de, içinde bir ülkenin tarihini, doğasını ve ruhunu taşır.
Ekleme Tarihi: 14 Ekim 2025 -Salı

Zamanın İzinde Bir İlçe: 19 Mayıs’ın Sessiz Cazibesi

Samsun-Sinop kara yolunda Bafra’dan doğuya doğru ilerlerken karşınıza çıkan 19 Mayıs ilçesi, ilk bakışta sıradan bir Karadeniz kasabası gibi görünür. Oysa biraz durup baktığınızda, her köşesinde tarihin, doğanın ve kültürün iç içe geçtiği özel bir tabloyla karşılaşırsınız. Samsun’a sadece 33 kilometre uzaklıktaki bu kıyı ilçesi, 20 kilometrelik kumsalıyla Karadeniz’in hırçın sularına sakin bir mavi ton katar. Yaklaşık 25 bin kişinin yaşadığı bu şirin ilçe, düzenlenen şenliklerle, kuş cıvıltılarıyla ve mis gibi çam kokularıyla hem yerel halkın hem de gezginlerin kalbini kazanır.

Tarihin tozlu sayfalarını karıştırdığınızda, 19 Mayıs’ın kaderine birçok farklı kültürün dokunduğunu görürsünüz. Malazgirt Zaferi’nin ardından Anadolu’ya yayılan Türkmen boyları bu topraklara yerleşmiş, ardından Danışment Gazi’nin kurduğu beyliğin hükmü altına girmiştir. Bizanslılar, Selçuklular, Osmanlılar derken, bölge defalarca el değiştirmiş ama hiçbir zaman kimliğini yitirmemiştir. 1428 yılında Çelebi Mehmet döneminde Osmanlı topraklarına katılmasıyla birlikte, 19 Mayıs artık Anadolu’nun o güçlü medeniyet mirasının bir parçası olmuştur.

  1. yüzyılın sonlarına geldiğimizde ise bambaşka bir hikâye başlar. Dağıstan’dan, Kafkasya’dan, Ege’den, Akdeniz’den, ardından Balkanlar’dan dalga dalga gelen göçmenlerle bölgenin kültürel dokusu zenginleşir. Bugün 19 Mayıs’ın sokaklarında dolaşırken, bu mozaik geçmişin izlerini her adımda hissedersiniz; bir kahvede Kafkas melodileri, bir evin bahçesinde Rum taş işçiliği ya da bir tarlada Balkanların bereketli elleri…

İlçenin doğasında ise kelimelerle anlatılamayacak bir büyü gizlidir: Kızılırmak Deltası. Türkiye’nin Karadeniz kıyısındaki tek sulak alanı olma özelliğini taşıyan bu bölge, yalnızca ulusal değil, küresel ekoloji açısından da paha biçilemez bir değere sahiptir. 56 bin hektarlık alana yayılan deltada 20’ye yakın göl, sazlık ve bataklıklar kuşlara sığınak olur. Dünyada tespit edilmiş 1100 kuş türünün 460’ı Türkiye’de, bunların da yaklaşık 160’ı Kızılırmak Deltası’nda yaşıyor. Her biri kanatlarında başka bir hikâye taşır; göç yollarının, mevsimlerin, doğanın hikayesini… Kuş gözlemcileri için bir cennet, fotoğrafçılar için ise tükenmeyen bir ilham kaynağıdır burası.

Ve Kızılırmak’ın bu muhteşem deltası içinde bir başka doğa mucizesi gizlidir: Galeriç Subasar Ormanları. İlkbaharda suyun yükselmesiyle tabanı tamamen sular altında kalan bu orman, gökyüzünü yansıtan bir aynaya dönüşür. Suyun yüzeyinde salınan beyaz papatyalar, adeta doğanın sessiz bir duası gibidir. Yörükler Beldesi’nin kuzeyinde yer alan bu orman, hem bilim insanlarının ilgisini çeker hem de huzur arayanların kalbini çalar.

Tarih ve doğa el ele verirken, insan hikâyeleri de 19 Mayıs’ın ruhuna derinlik katar. Fatma Çavuş’un hikâyesi bunlardan biridir. Kurtuluş Savaşı yıllarında Dağköy’de bir avuç kadınla birlikte düşmana karşı direnen bu cesur Anadolu kadını, adını tarihe altın harflerle yazdırmıştır. At sırtında katıldığı milli bayramlar, onun yurt sevgisinin sessiz bir yeminidir. Mustafa Kemal’in davetine gidemese de, yüreğiyle zaten hep Cumhuriyet’in yanında olmuştur.

19 Mayıs’ın mimari belleği de bu toprakların yaşanmışlıklarını anlatır. Fatih Caddesi’ndeki tamamen ahşaptan inşa edilmiş cami, 17. yüzyılın zarif el işçiliğini günümüze taşır. Ahşap kalasların birbirine geçme tekniğiyle tutturulduğu bu cami, hem Anadolu’nun zanaatkâr ruhunu hem de doğayla uyum içindeki yaşam biçimini yansıtır. Aynı şekilde Yörükler beldesindeki taş köprü, Osmanlı döneminden bugüne zamana direnen bir hatıra gibidir.

Bugün ilçenin çevresinde gezintiye çıkanlar için Nebiyan Yaylası bir diğer duraktır. 1224 metre rakımıyla bölgenin en yüksek noktası olan yayla, serin havası, şelaleleri ve yeşilin bin bir tonu ile adeta bir oksijen deposudur. Şehir gürültüsünden uzaklaşmak, doğayla baş başa kalmak isteyenler için Nebiyan, bir davetkârdır.

Ve elbette Sarıgazel Tabiat Parkı. 19 Mayıs’ın sadece tarihini değil, doğa sevgisini de temsil eden bu alan; yürüyüş yolları, kır lokantası, piknik alanları ve çam kokulu patikalarıyla her mevsim başka güzeldir.

Belki de 19 Mayıs’ın en büyük sırrı budur: Her şeyin aceleye geldiği dünyada, zamanı yavaşlatabilme gücü. Tarih burada ağır ağır solur, kuşlar usulca uçar, insanlar geçmişiyle barış içinde yaşar.
Karadeniz’in bu mütevazı ilçesi, bir turizm haritasında küçük bir nokta gibi görünse de, içinde bir ülkenin tarihini, doğasını ve ruhunu taşır.

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.