Cumhuriyet…
Bir milletin küllerinden yeniden doğduğu, yokluk içinde var olmayı başardığı, “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözünün kağıt üzerindeki bir cümle olmaktan çıkıp, bir ulusun karakterine dönüştüğü o büyük devrim.
Bugün 102 yıl oldu.
Bir asırdan fazla zamandır bu topraklarda “özgürlük”, “bağımsızlık” ve “halk iradesi” kavramları sadece birer kelime değil; bedeli kanla, gözyaşıyla, yoklukla ödenmiş birer mirastır. Fakat bazen sormadan edemiyor insan: Biz o mirasın hakkını verebiliyor muyuz?
Cumhuriyet, sadece bir yönetim biçimi değil; fırsat eşitliği, liyakat, adalet ve aklın rehberliğinde ilerleme demekti. O günün koşullarında köy köy gezip okuma yazma öğreten öğretmenlerin, “her fabrika bir kaledir” diyen Mustafa Kemal’in, tarlasından alınan son buğdayla ülkesine sanayi kurmaya çalışan Anadolu insanının emeğiydi Cumhuriyet.
Bugün ise tablo biraz farklı.
Ekonomik sıkıntılar, liyakatsiz atamalar, adaletsiz gelir dağılımı, işsizlik ve gençlerin umutsuzluğu…
Sanki Cumhuriyet’in “eşit yurttaş” anlayışından uzaklaşıp, “kimin tanıdığı varsa o kazanır” anlayışına savrulmuş gibiyiz.
Oysa Cumhuriyet; torpilin değil, emek ve bilginin ödüllendirildiği bir düzendi.
Bir ülkede liyakat kaybolursa, ekonomide üretim değil ithalat, bilimde merak değil ezber, siyasette fikir değil slogan çoğalır.
Bugün yaşadığımız birçok sorunun temeli, işte bu kaybolan “liyakat kültürü”dür.
Cumhuriyet’in ruhu bize şunu öğretti: Bir milletin gücü, makam sahiplerinden değil, o makamlara gelene kadar mücadele edenlerin alın terinden doğar.
Yine de umutsuz değiliz.
Çünkü bu ülkenin toprağında hala Mustafa Kemal’in “en büyük eserim” dediği Cumhuriyet’in ışığı yanıyor.
Gençler hala düşünüyor, sorguluyor, bilimle uğraşıyor.
Kadınlar hala direniyor, üretiyor, hak mücadelesi veriyor.
Esnaf, çiftçi, işçi; her sabah yeniden başlıyor, “yarın daha iyi olacak” diyerek.
Cumhuriyet, bize miras değil, görevdir.
Bu görevi; liyakatle, adaletle, çalışarak, birbirimizi dinleyerek yerine getirmek zorundayız. Çünkü Cumhuriyet, sadece 29 Ekim sabahı değil; her gün yeniden kurulmak zorundadır.
102 yıl önce Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları bu emaneti bize bıraktı.
Şimdi sıra bizde…
O emaneti korumak, her koşulda “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” nesiller yetiştirmek bizim görevimizdir.
Yaşasın Cumhuriyet…
102 yıldır dimdik ayakta duran, umutla nefes alan bu güzel ülkenin bayramı kutlu olsun.