Toplumların güçlü figürlere yönelme eğilimi, mağduriyete bakış açısındaki sertliği gözler önüne seriyor. Peki, halk neden mağduru sevmez?
Siyaset sahnesinde, medyada ya da gündelik yaşamda hep aynı örüntüyle karşılaşırız: Bir kişi haksızlığa uğradığında önce bir sempati dalgası oluşur. Ancak bu sempati uzun ömürlü olmaz. Zamanla yerini ilgisizliğe ve hatta suçlamaya bırakır. Çünkü toplumların büyük bir kısmı mağduriyetle değil, güçle özdeşleşir. Zayıflık, halk psikolojisinde bir tehdit olarak algılanır.
Güçlü Lider İmajı Neden Tercih Ediliyor?
Siyasi iletişim stratejileri, halkın güçlü lider beklentisi üzerine inşa edilir. Kravat düzgün olacak, ses tok çıkacak, hiçbir şeyden şikayet edilmeyecek. Neden mi? Çünkü halk sorunları olan değil, çözümleri olan kişiye inanmak ister. Mağdur rolündeki bir siyasi figür, ne kadar haklı olursa olsun, bir süre sonra zayıflık algısıyla karşı karşıya kalır.
Bu durum yalnızca siyasette değil, sosyal hayatta da böyledir. İş dünyasında batmak üzere olan bir girişimciye yatırım yapılmaz. Magazin dünyasında linç edilen bir sanatçı hızla gözden düşer. Çünkü toplum, istikrar ve başarıyı “güç”le özdeşleştirir.
Mağduriyet Her Zaman Haklılık Getirmez
Elbette her mağdur haklı değildir. Bazıları mağduriyet edebiyatını bir strateji olarak kullanır. Ancak burada mesele, kişinin gerçekten mağdur olup olmamasından çok daha derin: Toplumun mağduriyete verdiği tepki, o toplumun güven ihtiyacını, istikrar arayışını ve hatta liderlik anlayışını yansıtır.
Toplumsal Algının Değişmesi Mümkün mü?
Bu noktada şu soruyu sormak gerekiyor: Toplumlar mağdurlara daha adil yaklaşabilir mi? Cevap evet, ama bu uzun bir zihniyet dönüşümü gerektirir. Eğitim sisteminden medya diline kadar pek çok unsurun değişmesi gerekir. Ancak kısa vadede, mağdur olan bireylerin ya da grupların topluma kendilerini güçlü bir şekilde ifade edebilmesi hayati önem taşır.
Güçlü Görün, Haklı Olmasanız da Yeter
Bugünün dünyasında ne yazık ki şu gerçek hâlâ geçerli: Haklı olmak yetmez, güçlü görünmek gerekir. Ve halk, çoğu zaman haklı olanı değil, güçlü olanı seçer.