Bir sabah uyandı İstanbul.
Sessizdi...
Ama içinden bir çağ kopuyordu.
Gökyüzü griydi belki ama ufukta genç bir bakış, bin yıllık bir sessizliği bozmaya geliyordu.
Fatih geliyordu...
Kılıcıyla değil önce kalbiyle vurdu.
Toplarla değil, dualarla dövdü surları.
Gemileri karadan yürüttü,
çünkü o inancı gönlünde çoktan yürütmüştü.
Bugün 572 yıl olmuş.
Ama bazı yürekler hala fethin ne olduğunu bilmiyor.
Fetih, sadece bir şehri almak değildi...
Bir millete sonsuz bir yurt, bir medeniyete kalp kazandırmaktı.
O gün top sesleriyle yankılanan şehir,
bugün betonlar arasında boğuluyor.
O gün çağ açan irade,
bugün ekranlarda kayboluyor.
Ama biz unutmadık.
Surların ötesine geçebilen tek şeyin top değil,
yürek olduğunu
Fatih öğretti bize.
Bugün İstanbul’u geziyor olabilirsin...
Ama içindeki İstanbul’u fethettin mi?
Gönlünün zincirlerini kırdın mı?
İnandığın dava için gece uyumayıp
şehre değil, kalbine yürüdün mü?
Fatih 21 yaşındaydı.
Ama çağlara sığmadı.
Bugün 50’sinde olup hala adım atamayanlar utansın.
Fatih Sultan Mehmet Han...
Seni yalnızca bir padişah olarak değil,
bir dava adamı olarak anıyoruz.
Ve dua ediyoruz:
İnancı irade yapanlardan,
sözü eyleme dönüştürenlerden,
tahtı gönülde kuranlardan eyle bizleri.
İstanbul bir şehir değil.
Bir ruhtur.
Ve o ruh, bugün yine
fethedilmeyi bekliyor...