Bafra… Ortasından Kızılırmak geçen, Karadeniz’in bereketli ovası… Ama aynı zamanda hizmetin, yatırımların ve ilginin uzun süredir uğramadığı bir kent.
Siyasetin sesi çok, icraatı az. Fotoğraf karesinde poz veren çok, sorun çözen yok. Yolları gibi siyaseti de tıkanmış bir memlekette yaşıyoruz. Ne altyapı tamamlanıyor ne de başlanan işler bitiriliyor. Herkes görüntüde var, ama işin içinde kimse yok.
Geçtiğimiz kış, bu sahipsizliğin soğuk bir fotoğrafını çekti adeta. Kar yağdı, yollar kapandı. İnsanlar hastaneye gitmek için Samsun’a kadar kendi imkanlarıyla yola koyuldu. Çünkü Bafra'da kriz anında devreye girecek bir yerel refleks yok. Yollar çamur, kaldırımlar buz, çözüm ise yok hükmünde.
Bir şehrin aynası hastanesidir derler. Gelin görün ki, Bafra Devlet Hastanesi'nin karşısına yapılan üst geçit bile sadece bir görüntüden ibaret. Yıllar önce yapıldı, ama asansörü hala yok. Evet, asansör yeri var ama içinde asansör yok. Yaşlı nasıl çıkacak? Engelli vatandaş nasıl geçecek karşıya? Hastaneye giden hasta, üst geçitte bir de merdivenle mi mücadele edecek? Samsun’un neredeyse tüm üst geçitlerinde çalışan asansörler varken, Bafra neden bu kadar geri kalmış durumda?
Unutulmuşluk burada bitmiyor. Yıllar önce verilen modern hal sözü hala bir hatıradan ibaret. Ne temel atıldı, ne proje gösterildi. Üretici ürününü nereye götüreceğini bilmiyor, fiyatlar uçmuş ama çözüm yok. Hal yok, hizmet yok, umut yok.
Turizmde ise durum daha da içler acısı. Kapıkaya Uluslararası Festival Alanı gibi uluslararası değer taşıyan bir bölge, yıllardır fiziki eksikliklerle bekletiliyor. Seyir terası yok, otopark yok, çevre düzenlemesi yok. Festival bitince sessizlik geri dönüyor. Oysa bu alan, Bafra’nın dışa açılan penceresi olabilirdi. Ama vizyon olmayınca pencere de kapalı kalıyor.
Sorunlar sadece görünürde olanlarla sınırlı değil.
Şehir içi trafik keşmekeş, otopark sorunu kronikleşmiş durumda.
Kültür merkezi yok.
Otogar hala şehir merkezinde, yetersiz ve çağ dışı.
Toptancı hali desen aynı durumda.
Organize Sanayi Bölgesi yatırımcı çekemiyor.
Tarım kenti Bafra’da tarım teknoparkı yok.
Yanlış imar uygulamalarıyla şehir, kimliğini kaybediyor.
Engellilere özel sosyal alanlar hala gündem dışı.
Ve belki de en acı gerçek: Bafra işsizlikle boğuşuyor.
Gençler çalışacak iş bulamıyor.
Her yıl biraz daha göç veriyor bu şehir.
Umutlar valizlere sığdırılıp büyükşehirlere taşınıyor.
Tüm bunların yanında, Bafra gibi zengin bir tarih ve doğa mirasına sahip bir şehir, turizmde neredeyse yok hükmünde.
Kızılırmak Deltası, Çetinkaya Köprüsü, Asar Kale, Büyük Cami, İkiztepe Ören Yeri, müzeler, baraj gölleri, sele sepet şenlikleri, Kapıkaya festivali, eşsiz mutfak kültürü… Saymakla bitmeyecek güzelliklerimiz turizm haritalarında bile yer almıyor.
Bu tabloyu değiştirmek için büyük şeylere gerek yok. Sadece samimiyet, biraz vizyon ve çokça niyet gerek. Çünkü gerçekten isteyen biri için çözüm üretmek zor değil. Ama mesele zaten bu: Gerçekten isteyen yok.
Bugün Bafra yalnızca ihmal edilmiş değil, geri plana itilmiş bir şehir.
Görmezden gelinmiş, ötelenmiş, unutulmuş.
Bafra’nın ayağa kalkması lazım!
Bu şehir küçük değil.
Geçmişi büyük, potansiyeli daha da büyük.
Yeter ki artık gerçekten değer verilsin.