Sabır Yolcusu
Köşe Yazarı
Sabır Yolcusu
 

Güzel Ahlaklı, Güzel Ruhlu İnsan Olmak

İnsan, yaratılmışların en şereflisidir. Fakat bu şeref, bilgiyle, makamla ya da maddi güçle değil; ahlakla, ruh güzelliğiyle anlam kazanır. Tasavvufun derin yolculuğu da tam burada başlar: İnsan, önce kendi nefsini tanır, sonra kalbini arındırır. Bir gönül ehli şöyle der: “Güzellik yüzdedir ama asıl güzellik huydadır.” Gerçek güzellik; sabırda, merhamette, affetmede gizlidir. Kalp kirli iken dilden dökülen söz sadece bir yankıdır. Ama kalp temizse, her söz dua olur, her bakış rahmet taşır. Mevlânâ der ki: “Güzel düşün, güzel bak, güzel gör; çünkü her şey gönüldedir.” Güzel ahlak, sadece başkalarına karşı değil, kendine karşı da edepli olmaktır. Nefsine hâkim olabilmek, öfkeyi yutmak, kibri terk etmek, gösterişten uzak durmak… Bunlar sadece dervişin değil, her insanın yürüyebileceği bir erdem yoludur. Çünkü hakikat, sadece tekkede değil; evde, işte, sokakta da yaşanır. Güzel ruhlu insan sessizdir ama sükûnetiyle huzur verir. Kırmaz, incitmez, hükmetmez. Sevgiyi ölçü edinir, tevazuyu süs yapar. Herkese adaletle yaklaşır. Bu hem tasavvufun hem insanlığın en yüksek mertebesidir. Bugün dünyamızda gürültü çok ama gönül sesi az. Belki de eksik olan şey bilgi değil, edep. Çünkü edep, insanın içindeki ilahî nuru koruyan en zarif elbisedir. Atalarımız, “Ahlakı güzel olanın duası makbuldür” derdi. Çünkü güzel ahlaklı insan, yaratılmışlara merhamet eder; Yaradan’a da daha yakın olur. Güzel ruh, hem insanı hem çevresini güzelleştirir. Ve belki de insanın bu dünyadaki en büyük imtihanı, “iyi kalabilmektir.” Çünkü güzellik gelip geçicidir; ama güzel ruh, sonsuzluğa dokunur. Güzel ahlaklı olmak bir meziyet değil, bir vazifedir. Gönlümüzü arındırdıkça Rabbimize yaklaşırız. Çünkü “kalp cilalandıkça, Allah’ın tecellisi orada görünür.”
Ekleme Tarihi: 14 Ekim 2025 -Salı

Güzel Ahlaklı, Güzel Ruhlu İnsan Olmak

İnsan, yaratılmışların en şereflisidir. Fakat bu şeref, bilgiyle, makamla ya da maddi güçle değil; ahlakla, ruh güzelliğiyle anlam kazanır.
Tasavvufun derin yolculuğu da tam burada başlar: İnsan, önce kendi nefsini tanır, sonra kalbini arındırır.

Bir gönül ehli şöyle der:

“Güzellik yüzdedir ama asıl güzellik huydadır.”

Gerçek güzellik; sabırda, merhamette, affetmede gizlidir. Kalp kirli iken dilden dökülen söz sadece bir yankıdır.
Ama kalp temizse, her söz dua olur, her bakış rahmet taşır.

Mevlânâ der ki:

“Güzel düşün, güzel bak, güzel gör; çünkü her şey gönüldedir.”

Güzel ahlak, sadece başkalarına karşı değil, kendine karşı da edepli olmaktır.
Nefsine hâkim olabilmek, öfkeyi yutmak, kibri terk etmek, gösterişten uzak durmak…
Bunlar sadece dervişin değil, her insanın yürüyebileceği bir erdem yoludur.

Çünkü hakikat, sadece tekkede değil; evde, işte, sokakta da yaşanır.
Güzel ruhlu insan sessizdir ama sükûnetiyle huzur verir. Kırmaz, incitmez, hükmetmez.
Sevgiyi ölçü edinir, tevazuyu süs yapar. Herkese adaletle yaklaşır.
Bu hem tasavvufun hem insanlığın en yüksek mertebesidir.

Bugün dünyamızda gürültü çok ama gönül sesi az.
Belki de eksik olan şey bilgi değil, edep.
Çünkü edep, insanın içindeki ilahî nuru koruyan en zarif elbisedir.

Atalarımız, “Ahlakı güzel olanın duası makbuldür” derdi.
Çünkü güzel ahlaklı insan, yaratılmışlara merhamet eder; Yaradan’a da daha yakın olur.
Güzel ruh, hem insanı hem çevresini güzelleştirir.

Ve belki de insanın bu dünyadaki en büyük imtihanı, “iyi kalabilmektir.”
Çünkü güzellik gelip geçicidir; ama güzel ruh, sonsuzluğa dokunur.


Güzel ahlaklı olmak bir meziyet değil, bir vazifedir.
Gönlümüzü arındırdıkça Rabbimize yaklaşırız. Çünkü “kalp cilalandıkça, Allah’ın tecellisi orada görünür.”

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.